20.09.2025 - Siyasetin Pusulası, Haberin Adresi!

Türkiye Sarsıldı: Sahte E-İmza Şebekesiyle Devlete Dijital İstila Girişimi!

Türkiye Sarsıldı: Sahte E-İmza Şebekesiyle Devlete Dijital İstila Girişimi!

Türkiye Sarsıldı: Sahte E-İmza Şebekesiyle Devlete Dijital İstila Girişimi!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın titiz çalışmasıyla hazırlanan iddianame, Türkiye Cumhuriyeti’nin dijital altyapısını ve liyakat sistemini hedef alan, cumhuriyet tarihinin belki de en organize ve cüretkar sahtecilik ağlarından birini deşifre etti. Bu bir diploma sahteciliğinden ibaret değil; bu, devletin hafızasına, üniversitelerin itibarına ve kamu düzeninin temeline atılmış dijital bir bombadır. Şebeke, sahte kimliklerle ürettiği yüzlerce e-imzayı birer “dijital anahtar” gibi kullanarak kamu kurumlarının ve üniversitelerin sistemlerine sızmış, adeta bir “dijital istila” girişiminde bulunmuştur.

Liyakat Sistemine Dijital Darbe: Hukukçudan Mühendise Sahte Kariyerler

Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın ortaya çıkardığı soruşturma detayları, durumun vahametini gözler önüne seriyor. Bu şebeke, sadece birkaç öğrencinin notunu yükseltmekle kalmamış; hiç var olmamış öğrencileri mezun etmiş, 1.29 gibi bir not ortalamasını tek tuşla 3.29’a çıkarmış, hatta doçentlik başvuruları için sahte diplomalar üretmiştir.

Ortada, ahlaki çürümenin ve hak gaspının en teknolojik hali bulunmaktadır. Yıllarını dirsek çürüterek geçiren, gecesini gündüzüne katan milyonlarca öğrencinin ve akademisyenin emeği, bu organize yapı tarafından hiçe sayılmıştır. Hukuk fakültesinden mezun olmayan birinin “hukukçu”, mühendislik eğitimi almamış birinin “mühendis”, tıp nosyonu bulunmayan birinin “sağlıkçı” unvanını dijital hilelerle gasp etmesi, sadece bir sahtecilik suçu değil, aynı zamanda toplumsal güvene ve adalete yönelik bir ihanettir.

Suçun Anatomisi: İşte Cüretkar Eylemlerden Bazıları

İddianamede yer alan şüphelilerin eylemleri, organize kötülüğün ne denli ileri gidebildiğini kanıtlar nitelikte:

  • Akılalmaz Not Değişiklikleri: Yıldız Teknik Üniversitesi’nde bir öğrencinin not ortalamasının (AGNO) 0.64’ten 2.55’e, bir diğerinin ise 0.83’ten 3.01’e çıkarılması, sistemin nasıl oyuncak haline getirildiğinin en somut kanıtıdır. Bu, sadece bir not değil, bir geleceğin, bir kariyerin çalınmasıdır.

  • Hayalet Mezunlar: Ege, Atatürk, İnönü ve Mersin gibi köklü üniversitelerden, YÖK’te hiçbir kaydı bulunmayan kişiler “mezun” olarak gösterilmiştir. Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu‘nun İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü’nden, Muhammet Kaya‘nın ise aynı üniversitenin Hukuk Fakültesi’nden sahte mezuniyet kaydı oluşturulması, skandalın boyutunu ortaya koymaktadır. Adaleti temsil etmesi gereken bir mesleğe sahtecilikle adım atma cüreti, ahlaki erozyonun vardığı son noktadır.

  • Üst Düzey Taklit ve Sahtecilik: Şebekenin pervasızlığı, BTK Başkan Yardımcısı adına, kendi fotoğrafını kullanarak sahte e-imza üreten Ali Yıldırım örneğinde zirveye ulaşmıştır. Bu eylem, devletin en tepesindeki dijital güvenlik otoritelerine dahi meydan okumak anlamına gelmektedir.

  • Akademik Unvan Peşinde: Mehmet Halil Ekici‘nin doçentlik başvurusu için sahte diploma düzenletmesi, bu yapının sadece kamuya atanma değil, akademik kariyer basamaklarını da hileyle tırmanma hedefinde olduğunu göstermektedir.

Sistemik Zafiyet ve Kaçınılmaz Yüzleşme

Bu olay, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun teknik yeterliliğinin tek başına bir anlam ifade etmediğini acı bir şekilde kanıtlamıştır. Sorun yasada değil, denetimsizlikte, uygulamadaki boşluklarda ve kurumlar arası güvenlik protokollerinin zayıflığındadır. Bir kişinin sahte bir kimlikle, bir başkası adına yasal geçerliliği olan bir e-imza üretebilmesi, dijitalleşme sürecimizin en kritik zafiyetidir.

Bu şebekenin çökertilmesi, emniyet ve yargı birimlerinin takdire şayan bir başarısıdır. Ancak tehlike geçmiş değildir. Bu, buzdağının sadece görünen yüzü olabilir. Bu “dijital istila” girişiminin kökleri ne kadar derinlere iniyor? Bu sahte diplomalar ve unvanlarla kamuya sızmış, kritik görevlere gelmiş başka kaç kişi var?

Bu soruşturma, bir suç örgütünün çökertilmesinden çok daha fazlasını ifade etmektedir. Bu, Türkiye’nin liyakat, adalet ve dijital güvenlik anlayışıyla yüzleşmesi gereken bir milattır. Bu sahtekarlığa tevessül edenler, sadece kendilerine haksız bir avantaj sağlamakla kalmamış, aynı zamanda bu ülkenin geleceğine, gençlerinin umutlarına ve devletin itibarına saldırmıştır. Bu nedenle, verilecek cezalar, gelecekte benzer cüretkarlıklara yeltenebilecek herkes için caydırıcılığın zirvesi olmalıdır. Çünkü bir sistem, içindeki sahtekarları temizleyebildiği ölçüde güçlü ve güvenilirdir.

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ